Türklerde Hanedanlıklar

Türklerde Hanedanlık düzeyinde yönetim kademesinde dahi kesin çizgiler ve Avrupa'daki, Hindistan'daki, Rusya'daki gibi katı bir hiyerarşik düzen yoktur. Ancak Türkler liderleri olan kişilere çok büyük itibar gösterirler ve büyük bir itaat, saygı, vefa düşünceleri ve duyguları içerisinde hareket ederler. Türklerin Hanedanlıkları dünyanın en eski ve en güçlü Hanedanlıklarıdır. Hanedanlık anlayışı ilk insanlardan itibaren ortaya çıkmıştır. Kültür, deneyim, zihniyet, iman, vefa birikimleri ile bazı insanlar diğerlerinden ayrılmışlardır. Onların istidatları, zekaları, akılları, imanları, ahlakları Allah'ın özel bir lütfu ile üst seviyelerde tutulmuştur. Onlar ilham makamındadırlar. Onlar merhamet timsalidirler. Aldıkları kararlarda Allah'ın emirlerini ve yasaklarını, Türk atalarının öğretilerini, Türkün Töresini, Türkün devlet anlayışını gözetirler. Allah'ın özel olarak donattığı bu insanlar elbette ki hükümleri ile yönetimi altındaki insanları müspet yöne sevk etmişlerdir. Dini alanda Hz. İbrahim (as), İmam-ı Azam Ebu Hanife (Hanefi Mezhebi imamı), İmam-ı Buhari, Piri Sultan Hoca Ahmed Yesevi, İmam-ı Maturidi önce Türk Milleti'ne ve sonra da bütün İslam alemine ışık saçmış Türk din adamlarıdır. I. Mete Han'dan Ix. Mete Han'a kadar Hanlar Hanları, I. Oğuz Kağan, II. Oğuz Kağan, Emir Timur, Cengiz Han, Yusuf Giray Han, Bilge Kağan ve daha niceleri Türk siyaset yaşamında Türklere ve hatta bütün dünyaya liderlik etmişlerdir. Kurt Kan Asil Soyu ve Aşina Soyu başta olmak üzere büyük Türk soyları, Türk Altın Gölge Hanedanlığı gibi Türk Hanları Hanı Hanedanlıkları ve nice Han Hanedanlıkları Türklere rehber olmuş ve Türkleri zor durumlardan sıyırıp almışlardır. Onca yapı, insan, hanlıklar boş yere kurulmamıştır. Türklerin tespit edilmiş 52,000 sene evveline kadar geçmişleri vardır. Bilinmeyen ve unutulmuş nice değerimiz gün yüzüne çıkmaktadır.

Bizi biz yapan altın soylarımız ve hanedanlıklarımız bizim için yük değildir, engel değildir, kötü seçim değildir, eskimiş yapı da değildir. Zira 52,000 sene boyunca bu milleti bir arada tutmuş ve uçurumun dibinden almış soylarımız ve hanedanlıklarımız kendi çıkarlarını ve keyflerini düşünmeden milletleri için çalışmıştır.

Ne zaman ki emperyalist sistemin ortaya attığı "demokratik sistem" bir devlet rejimi olarak milletimizin aklına sokulmuştur, o zaman herşey kötüye gitmeye başlamıştır. Batı dünyasında demokrasinin sözlük anlamı "her an meydana çıkabilecek kargaşa, savaş" şeklindedir. Demokrasinin kökeni ise çok tanrılı sapkın Antik Yunan toplumundaki "Demokles'in Kılıcı"ndan gelir. Demokles'in Kılıcı nedir, neyi keser? Batının (o zaman için Grekler batının gücünü, Anadolu ve doğusu ise yok edilmesi gereken yobaz, barbar, kötü toplumları temsil ediyordu) düşmanları olan barbarların başlarını kesiyordu. Yani Türklere karşı düşmanlık Antik Yunan zamanından beri devam ediyordu. Zira Anadolu'daki bütün medeniyetler Türklere aittir. Antik Yunan'ın uydurma ve masabaşında türetilmiş bir medeniyet olduğunu günümüz araştırmacıları net şekilde ortaya koymuşlardır. Köktürkçe'den kaynak alan Grek yazısı neden eski Anadolu medeniyetlerinde kullanıldı? Türklerde yabancı hayranlığı yeni değildir. Aslında "yabancı hayranlığı" dünyayı merak etme ve kendini geliştirme arzusu ile ortaya çıkan bir değişim arzusundan kaynaklanmaktadır. Tabi kendi kültürünü iyice öğrenmeden ve ona sahip çıkmadan yabancı kültürlerle ilgilenilince ortaya kültürel asimilasyonlar çıkmaktadır. Türk Han Hanedanlığı'nın Çinlileşmesi, önce Vikingleşen Türk grupların Runik Hanedanlığı'na değişimi ile Ruslaşması, kadim Türk yapılarının adada İngilizleşmeleri, Etrüsklerin İtalyanlaşması, kadim Türkler ile Avar Türklerinin Sırplaşması ve Boşnaklaşması ve daha pekçoklarını sayabiliriz.

Bu milletin başında Hanedanlık olmadığı sürece millet sömürülmeye, tüketilmeye, perişan edilmeye devam edilecektir. Siyaset bataklığında "demokrasi giysisi" içindeki deccali milletimiz göremeyecektir.

Türk devlet yönetim anlayışında Türk Hanedanlığı'ndan olmayanlara selahiyet verilmez ve öyleleri desteklenmez. Ama milletimiz Türk devlet yönetim teamüllerini dahi unutmuş durumdadır. Hal böyle olunca emperyalist güçler boş vaatlerle, hayallerle, umutlarla insanları kandırmaya devam etmektedir. Siyaset bataklığı içinde bir yerlere hortum atmış olan siyasetçiler için bu sektör geçim kaynağıdır. Zira Türk yurtluklarında sivilde çalışmaya kalksalar kimse onlara siyasetteki kadar itibar göstermez, imkan tanımaz, zenginlik bahşetmez.

Osmanlı Hanedanlığı sona ermiştir. Zira Osmanlı, Hanlığını Kırım-Tatar Hanı Yusuf Giray Han'dan yani Aşina Asil Soyu'dan almakta idi. Aşina Asil Soyu 2009 yılına kadar varlığını sürdürmüştür. Emperyalistlerle çok içli-dışlı olunca soy mensupları ortadan kaldırılmıştır. Soy Kitabı da Malta Kalesi'ne götürülüp kilit altına alınmıştır. Şu durumda da Türklerin diğer büyük Hanedanlığına söz düşmektedir. Altın Gölge Hanedanlığı ve Kurt Kan Asil Soyu, Aşina Asil Soyu ile yaptığı kadim sözleşmeye sadık kalmıştır. Ancak Aşina Soyu kendi sonunu getirince artık söz hakkı bitmiştir. Osmanlı Hanedanlığı "Hanlık" mertebesindedir. Kurt Kan Asil Soyu ise "Hanlar Hanı" seviyesindedir. Arada büyük fark vardır. Günümüzde "Hanlar Hanlığı" sistemi nasıl uygulanacak? Onun sistemi de Hanedanlık tarafından oluşturulmuştur. Türk merkezli 4 büyük birlik, bu birlikleri bir araya getiren bir kongre ile sistem mükemmelleştirilmiştir. Türklerin bu sisteme ve kendi hanedanlıklarına desteklerini sunmaları gerekmektedir. Böylece Hanedanlık "devletler üstü devlet" olarak yönetime dahil olacaktır. Mevcut Türk devletlerinin iç yönetimlerine belirli ölçülerde müdahil olarak her devletin kendi insanlarınca Türk Töresi'ne, Türk siyasi rejimine ve devlet teamüllerine uygun şekillerde yönetilmesi sağlanacaktır.

Bu yapı kabul edilmezse ne olur? Avrupa Birliği 50, NATO 80 senedir "Türkler birlik olursa ne yaparız, onların birlik olmamaları için ne yaparız" diye planlar yapmaktadırlar. Türk yurtluklarının hepsi ABD'nin ve AB'nin çeşitli kurumlarınca ve kuruluşlarınca işgal altındadır. AmAID ve ABD'nin sivil toplum kuruluşları kanserli hücreler gibi her yeri sarmış durumdadırlar. Türkiye oyunun sonuna getirildi, Kırgızistan'da 1980'ler ve Kazakistan'da 1990'lar Türkiyesi havası yaşatılmaktadır. 30 sene içinde bütün Türk devletleri bir şekilde parçalanacak ve sömürgeci devletlerin hükümranlıkları altında ezileceklerdir. En sonunda da Çin ve Rusya parçalanacaktır. Türkiye'nin parçalanması ilk süreçtir. Her parçalanma ile birlikte Türkler daha fazla köleliğe yaklaşacaklardır. Türk dünyasındaki siyasetçiler halklarını aldatmaya devam edeceklerdir. Hanedanlık olmadığı müddetçe bu bozuk düzen hükmünü sürdürecektir.

Gökten bir elin uzanmasını ve ya da yerden yeni bir Cengiz Han'ın bitmesini bekleyenler ise hüsrana uğrayacaklardır. Kendiniz için birşeyler yapmazsanız başkaları sizi umursamayacaktır.

400 senedir içe kapanmış olan Kurt Kan Asil Soyu, kendisine ait maddi kaynaklar ve insan kaynakları yettiği müddetçe Türk dünyasının iyiliği için çalışacaktır. Ancak "biz demokrasiden ayrılmayız" deyip kendi bataklığında mutlu mesut yuvarlananlar ve Hanedanlığa hakaret edenler için de birşey yapacak değildir.

Türk Hanedanlığı emri altına girmeyenler atalarının dualarından, feyzinden ve bereketinden mahrum kalırlar. Hanedanlık emri altında olmayanlar kapitalist ve materyalist düzen içerisinde düşman emperyalist sömürgeci güçlerin düzeni altında inlemeye mahkum olur. Hal böyle olunca ya İngiliz Gizli Hanedanlığı ya da Amerikan Gizli Hanedanlığı emrine girerek her bakımdan asimile edilirler. Bu durum seçime tabi değildir. Dünyada kurulmuş düzen bellidir. Sİz ne kadar çabalarsanız çabalayın, ya Türk Hanedanlığı ile yücelirsiniz ya da emperyalist hanedanlıkları ile kul ve köle olursunuz. Dünyanın kurulu düzenini sizin düşünce tarzınız ve pasifize edilmiş düzeniniz bozamaz. Güç dengesinin iki tarafından birinde yer almak durumundasınız. Ya kendi Hanedanlığınızda onurlu, dik, güçlü bir konumda yer alırsınız ya da emperyalistlerin hanedanlığı emri altında sömürülür ve kul olursunuz.