Türk Kağanlığı'nın Sırları
- Kurt Kan Soyu Habercisi | Moskova
- 5 May 2017
- 4 dakikada okunur
Dünya tarihini şekillendirmiş ve bütün dünyaya yayılmış bir milletin basit düzenlerle hareket etmesi, sırlarının olmaması mümkün değildir. "Kağan" ifadesi 45000 sene öncesine dayanır. Tarihçiler diyebilir ki "nereden ölçtün de biliyorsun, somut delillerin var mı?". Bu sorunun yanıtını yazının devamında okuyabilirsiniz. Ayrıca burada yazılanları pekçok insan ilk defa öğrenecektir. Zira bazı ufak bilgilerin ahir zamanda paylaşılmasında teşkilatlar bir zarar görmüyorlar. Hz. Nuh (as), bundan 45000 sene önce (eski zamanlarda tarihi kayıtlar bir zaman sonra özet bilgiler halinde sadece yıllar belirtilerek ifade edilmiştir) tufanının ardından dağın tepesine oturan gemiden ailesiyle birlikte indi. Üç tane oğlu vardı. Bunlardan en hareketli ve meraklı olanı Yasef idi. Yasef güzel, atletik, sıcak kanlı, çok meraklı bir yapıya sahipti. Hz. Nuh (as) ve ailesi gemiden ayrıldıktan sonra etraf çamurlu idi ve daha pekçok bölgeden sular çekilmemişti. Suların çekilmesi, kutuplarda yeni buzulların hızla oluşması ile meydana geldi. Ancak bu bile uzun bir zaman aldı. Suların çekilmesi sürecinde gemi ahalisinin dünyaya tekrar yayılması mümkün olmadı. O süreçte gemi ahalisi indikleri bölgede kaldı. Bu arada, Hz. Nuh (as) zamanındaki insanların boyları da en az 20-25 metre civarındaydı. Hz. Adem'in (as) boyu 35 zira, yani 70 metre idi. Nesiller içerisinde insanların boyları kısaldı. Allah dünyaya 10 bin sene daha ömür verseydi insanların boyları belki karıncalar seviyesine inebilirdi. 20-25 metre boyundaki bir insanın bir adımının 15 metre kadar olabileceğini öngörmek gerekiyor. Yani 1 km mesafeyi 67 adımda kat edebiliyorlardı. Koşma durumunda ise 1 km mesafeyi 30 adımda bitirebilmeleri mümkündü. O zamanın insanlarının 3 saniyede 1 adım attıklarını varsayarsanız, 90 saniyede 1 km yolu koşarak bitirebilirlerdi. Yani yürüyerek veya koşarak çok hızlı ve uzun mesafeli yolculuk yapma imkanları vardı. 1000 km yolu 24 saat içerisinde geçebilirlerdi. Dinlenerek gittiklerini düşünseniz bile 2 gün içinde 1000 km gidebilirlerdi. Ancak her yer su olduğu için fazla kıpırdayamadılar. Doğu Anadolu, Kafkaslar, Kuzey ve Doğu İran bu insanların yaşam alanları oldu. Bundan sonraki süreçte Türklerin atası Yasef ve ailesi kendisine seçtiği alanda çoğaldılar. Aradan uzun bir süre geçti. Eski insanların ömürlerinin çok uzun olduğunu da unutmamak gerekir. Hz. Adem'in (as) 2000 seneden fazla yaşadığı, bazı peygamberlerin 1000 sene, bazı evliyaların 7 kartal ömrü (700 sene) yaşadıkları ifade edilmektedir. Bir kısmı Anadolu'ya yerleşti, bir kısmı Ön Asya'ya yöneldi, bir kısmı Avrupa'ya doğru, bir kısmı ise Asya'ya doğru harekete geçti. Türklerin atayurdu Orta Asya denilen yer değildir; Anadolu, Azerbaycan ve İran bölgesidir. Asya'ya Türkler sonradan gitmişlerdir. Tıpkı Avrupa'ya da gittikleri gibi. Türkler artık çoğladıkça bir millet olma yolunda en hızlı ilerleyen kavim haline geldiler. Hz. Nuh'un (as) dini "Türk Töresi" haline geldi. Ortaya yeni liderler çıktı. Kavim içinde boylar ayrılmaya ve kendi saltanat düzenlerini kurmaya başladılar. Bu durumda kadim ataların kurdukları asil soylar devreye girerek boyları bir arada tutmaya başladılar. Soylar Türkler arasında çok önemliydi ve bozulmamış kanı, kurt bakışını temsil ediyordu. Kağanlar kurt sütü içiyorlardı. Bazı asil kişiler, yetişkin oldukları gün kurt sütünün içine bir damla kurt kanı katarak kurt ile kan bağı da oluşturuyordu. Tabi bu kan damlatma adeti bir seferlik yapılan bir ritüeldi. Türklerin asalet soyları içinde Aşina Soyu kendisini sürekli meydanda tutan oldu. Ancak Kurt Kan Soyu meydana çıkmadı ve Türklerin nutfe formunu koruyan bir yapı olarak varlığını sürdürdü. Zaman içinde Türkler dünyaya dağıldıkça Aşina Soyu'nun ileri gelenleri de dağıldılar. Ama Kurt Kan Soyu kendi içinde bütünlüğünü ve gücünü korudu. O yüzden de Kağanların sırları bu soya geçti. Kurt Kan Soyu Türklere ait pekçok eseri toplayarak kendi sığınaklarında korudular. Kurt Kan Soyu'nun Kağanları dünyanın her tarafına gönderdikleri habercileri vasıtasıyla bilgiler topladılar ve yazdırdılar. Kendileri de Kağan'ın Kitabı adı ile günlük tuttular. Binlerce ciltlik devasa bir kaynak haline geldi. Kağanların en az 3 tane sarayı vardı. Bunlar, uyduların bile kör noktası olan çok ilmi hesaplarla tespit edilmiş yerlerde bulunmaktaydı. Kağanlık Kütüphaneleri ve Arşivleri de buralara kuruldu. Kağanlar 12 hayvanlı Türk takvimine göre Kağanlık tahtına oturuyorlardı. Kağanlar mütevazı, güçlü tabiatlı, çenesine sahip çıkan, sırlarla dolu insanlardır. Dinlerine ve milletlerine çok düşkündürler. Kurt Kan Soyu Kağanları İslamiyet geldikten 70 sene sonra İslamiyet'e geçtiler. O zamandan sonra da Müslümanlık onların ayrılmaz parçaları oldu. Nice veli zatlar geldi geçti. Kağanların enterasan sırlarından birisi de Kağanlık Hazineleridir. Dünyanın farklı yerlerinde Kağanlar hazineler oluşturdular. Kağanlara ait madenlerden ve topraklardan çıkartılan pekçok kıymetli taş ve Kağanların fethettikleri topraklardan ele geçirdikleri hazineler 30000 seneden fazla bir zaman içinde bu hazine dairelerinde toplandı. Kağanlar Asya'da 17, Avrupa'da 19, Afrika'da 11, Amerika kıtalarında ise 14 tane kent kurdurttular. Bunların çoğu ışıldayan mermerlerden oluşuyordu. Kağanların 13 tane hazine dairesi olduğu sanılmaktadır. Kağanlık Kütüphanelerinde ve Arşivlerinde bu konu ile ilgili ipuçları bulunsa da günümüzde tam olarak yerlerini Kağanlardan başkası bilememektedir. Bir sonraki Kağan'ın 2018 senesinde göreve gelmesi beklenmektedir. Kurt Kan Soyu'ndan gelip te bilgi sahibi olanlar bile Kağanlık Teşkilatı tarafından kendilerine gizli ulaklarla ulaştırılan bilgilerden fazlasını bilememektedirler. Kağanlık Hazinelerinden birkaçının; Almanya'nın kuzeyinde denize yakın bir kentte; Türkiye'nin Manisa, Diyarbakır ve Van kentlerinde; İran'da Horasan'da; Filistin'de bir kentte; Afganistan'ın Kabil kentinde; Pakistan'ın bir kentinde olduğu sanılmaktadır. Kağanlığın inşaat kayıtlarından buralarda yer altında gizli alanlar inşa edildiği görülmektedir. Ancak araştırmalarımız devam etmektedir. 45 milyon cilt kitap, 120 milyon tomar, 1 milyondan fazla obje incelenmektedir. İncelemeler tamamlandıkça bize de bilgi vereceklerini söylemektedirler. Ancak eldeki varlıkların yabancılar tarafından yağmalanmaması veya yok edilmemesi için pekçok bilgi gizlenmektedir. Kağanlığın her bir hazine dairesinde milyonlarca ton hazine olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca bazı olağanüstü güçlü silahlar bulunduğu da sanılmaktadır. Bu tür konularla ilgili bilgiler olsa da nesneler ele alınmadan tam bir bilgi elde edilemeyecektir. Kağanlık açısından Konya'nın Ilgın, İzmir kenti, Van'ın Erciş, Diyarbakır'ın Egani, Mersin'in Kozan, Manisa'nın Akhisar, Denizli'nin de bir ilçesi çok önemlidir. Bu yerler Kağanların gönderdiği adamlar tarafından kurulmuş. Özellikle kadınlardan oluşan askeri birlikler bu kentlerden bazılarını kurmuşlardır. Bize bilgiler ulaştırıldıkça meraklılar için paylaşımlarda bulunacağız. Şu anda bundan fazlası bizde de bulunmamaktadır. Bulunsaydı zaten gidip araştırma yapardık. 2018'de yeni ve önemli bazı bilgilerin bizimle ve halkla paylaşılacağını belirtmektedirler. Özellikle bu konularda iyi niyetli davrananlara ve internette güzel tanıtım yapanlara bilgilendirmede öncelik tanınacağı ifade edilmektedir. Kağanlık Teşkilatı'nın interneti izleyen devasa 5 adet dijital tesisi bulunmaktadır. Kağanlığa sempati besleyenlere onlar da ilgi göstermektedirler.

Comments