ABD'nin Türkiye için planları
- Kızıl Kurt Teşkilatı
- 9 Mar 2018
- 12 dakikada okunur
ABD Osmanlı zamanından beri Türklerin düşmanı oldu. Sözde Ermeni Soykırım yalanına balıklama destek verdi, Türkiye'nin gelişimini engelledi, genç beyinlerin zehirlenmesini sağladı, Türklerin pekçok terör örgütü ile karşı karşıya getirdi, kendi siyasi yapılarını oluşturdu Türk yurtluklarında.. Ancak artık ABD ve Türkiye alenen savaş halindeler. Bu savaş, sadece Ön Asya'da değil, bundan böyle ABD'de de devam edecektir. Ta ki ABD yıkılana kadar!

I. Geçmişe bakış
ABD 1960'lardan itibaren "Siyonizm gereği Türkiye'nin işgali ve parçalanması" ve "eğer 460 milyonu geçen nüfus ile dünya Türk toplumları birleşecek olursa diye onlara karşı mücadele edilmesi" konularında çalışmalar sürdürmektedir. Bunun için CIA eliyle özellikle Akdeniz ülkeleri için İllüminati ve Tapınakçılar bağlantılı Gladyo Teşkilatı'nı ve ülke baronluklarını kurdular. NATO ülkelerine NATO üsleri kurarak ülkelerin kontrolünü sağladılar, siyasetine ve ticaretine müdahale ettiler. Birleşmiş Milletler organizasyonları ve IMF eliyle de ülkelere derinlemesine nüfuz ettiler. BM eliyle aldıkları kararlarla haklı davalar peşinde olan Türkleri engellemeye, emperyalist dünyanın da işgal, yıkım, soykırım, bozgunculuk, terör faaliyetleri için önünü açmaya çalıştılar. Mason locaları (Rotary Kulüp, Lions Kulüp, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası, Güneş Evi) ve yabancı sivil toplum örgütleri ise ülkelerin kılcal damarlarına kadar girdiler. Böylece ülkeler geçmişlerinden kopuk, ABD'ye tam bağımlı, geleceklerinden ümitsiz yani felç halinde ülkeler meydana getirdiler. ABD beslerse ülkeler beslendi, ABD yaşa dediği kadar ülkeler yaşadı. Marshall Yardımı denilen kötülük tohumu ise Türkiye'ye vurulan çok büyük bir darbe oldu. Halen o sözde yardımın kötü etkilerini Türk insanı yaşamaktadır. Eğitim sistemine kadar pekçok konuya ABD müdahil hale gelmiştir. Bu plan kapsamında Türkiye'nin askeri teknoloji yatırımları durdurulmuştur. Pekçok savaş aracı üretim fabrikası kapattırılmıştır. Çünkü Türkiye'nin ihtiyacı olan herşeyi ABD'nin sağlaması karara bağlanmıştır.
II. Küresel emperyalist ve siyonist düzen
Dünyada iki büyük ve gizli hanedanlık bulunmaktadır. Bunlar dünyayı idare ederler. Amerikan Hanedanlığı ve İngiliz Hanedanlığı. Amerikalılar sinsi ve hain planlar hazırlar, herkesin gözünün içine baka baka yapar ve yapmadığını söyler. İngilizler tam sinsidir, yapar ama izini belli etmez. Ya kendini örter, ya da uşaklarına yaptırıp suçu onlara atar. Müslümanı Müslümana kırdırmaya bayılırlar ve İslamiyet'e fitneler sokmak için özel çaba sarf ederler. 350 senedir İngilizler İslamiyet'i yıkmak için çalışmaktadır. Ortadoğu'da zaman zaman Velayetler Savaşı yaşanır. Bu iki hanedanlık hakimiyet alanını genişletmek için çabalar durur.
ABD'yi hakimiyeti altına alan ve Latin Amerika'da yaygın olan Evanjelik Kilisesi, dünyada Siyonizme hizmet etmesi ve Apokalipse ulaşması üzerine yaşamını yönlendirmesi ile meşhurdur. ABD'deki Yahudiler ile Brezilya'daki Yahudiler Evanjelizmin meydana çıkması ve kökleşmesi için çaba sarf etmiştir. Armagedon Savaşı'nı çıkartıp bir an önce kıyametin kopmasını ve cennete gitmeyi arzulamaktadırlar. Bazı gruplar "dünyada nüfus çoğaldı, dünya artık bunu kaldırmıyor ve iyi bir temizliğe ihtiyaç var" demektedir. 2007'ye kadar ABD İslam coğrafyası için yeni bir oluşum başlatmanın çalışmalarını yaptı. 40 sene kadar sürmüştü. Ancak hiçbir gerçek tarikat şeyhi veya cemaat lideri onların tekliflerini kabul etmedi. Aslı Hıristiyan olan Fethullah Gülen, Nur Cemaati'nin başına geçirilip İslam coğrafyasında saygın bir konuma getirildi ve maddeten de güçlendirildi. Cemaatin adı da Fethullah Gülen Cemaati olarak değiştirildi. Nur Cemaati'nin okuduğu kitaplar yasaklanıp sadece Fethullah Gülen'in kitaplarının okunması emredildi. 1996'da AKP'nin temellerinin atılması ile birlikte AKP liderlerine yardım etmesi için cemaat görevlendirildi. Fethullah Gülen CIA ajanıydı ve Vatikan'ın Ortadoğu'da görevlendirdiği gizli kardinaldi. Türkiye'nin işgal edileceğini bildiği ve kendi foyasının meydana çıkmaması için ABD'ye göç etti. 2009'a kadar cemaatinin etkin üyelerini CIA'in gönüllü ajanlık programına dahil etti. Cemaat iyice şekil değiştirdi. 2009'da cemaat artık CIA'in bir organı haline gelmişti. AKP'nin kuruluşundan güçlenmesine kadar cemaat etkin görev aldı. AKP liderleri de neler olduğunu yakinen biliyorlardı. AKP'nin de ABD güdümüne iyice girmesi 2011 senesinde tamamlandı. Ankara'nın göbeğine CIA ve Pentagon üsleri kuruldu. Türkiye'deki NATO üslerinin sayısı 100'ü aştı. AKP kadrosunun hemen hepsi çocuklarını ve torunlarını cemaatin okullarında okuttu. Hemen hepsinin cemaat ile çok yakın ilişkileri vardı. Hepsi cemaate büyük sempati besliyorlardı. Cemaat ise "dinlerarası diyalog" ve "çok dinlilik" gibi saçma projelerle milletin kafasını karıştırıyordu. Cemaatin meydana getirdiği "özgürlük ve demokrasi ortamı" sayesinde LGBT oluşumların kabulü, sapık inançların ve örgütlerin ortaya çıkıp güçlenmesi, 150,000'in üzerinde kilise ev açılması, pekçok dini haramın helal sayılması, çözüm süreci, Türklere karşı düşmanlık faaliyetleri yürütülmesi gibi çirkin ve ülkeye düşmanca faaliyetler ile karşı karşıya kalındı. Halka dağıtılan türlü türlü rüşvet ile halk harama alıştırıldı ve halkın ahlakı bozuldu. Milletin oyları sandıklarda çalındı. Ülkenin askeriyesi, polisi, adalet sistemi, eğitim sistemi, ticaret kapasitesi çökertildi. 2009 senesinde ABD bir karar alarak FGC'ni öne sürmeye karar verdi ve "Evanjelik Müslümanlık Tarikatı"nı kurdurttu. Bunun toplumsal-dini kolunu FGC'ne, siyasi ve ticari kolunu AKP'ye verdiler. Ancak gelişmeler doğrultusunda bir günah keçisi lazım olduğunda AKP'nin suçlarını üstlenmek üzere FGC'ne kısmi bir afaroz yaptılar.
III. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)
ABD, 4-5 farklı Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile değişik kesimlere gaz vermeye başladı. AKP liderlerinin bir kısmı eski Bukranini Yahudilerinden, bir kısmı ise Kırımçak Karain Yahudilerinden idi. AKP'ye "sizi Osmanlı'nın gücüne ulaştıracağız" diyerek Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı yaptılar. Öte yandan Yahudi Barzani'ye de "sizi Büyük Ortadoğu Projesi'nin yıldızı yapacağız" diyerek Türkiye'ye karşı kışkırttılar ve Kürdistan'ı kurması için her türlü desteği yaptılar. Bir de gerçek Siyonizme vaad ettikleri Büyük Ortadoğu Projesi vardı. ABD'nin bütün bunlardan çıkarı ise Ortadoğu'nun bütün yeraltı ve yerüstü kaynaklarını elde etmesi olacaktı. Irak'ı işgalinden sonra ABD'ye götürülüp genelevlere satılan Iraklı kadınların sayısı bile 34,000 kişi olmuştur. Irak'ın bütün tarihi eserleri ABD'ye kaçırılıp haraç mezat satılmıştır. ABD'li subaylar Irak'ı haraca bağlamıştır. Her türlü ticaretten milyonlarca dolar komisyon (?) almadan izin vermemişlerdir. Terörist peşmerge Kürtlerin Türkmenlere ait petrolü kaçak olarak çıkartıp satmasından da milyarlarca dolar almışlardır. Ortadoğu'yu yöneten devlet liderleri ya Yahudi, ya Hıristiyan ya da uşak tabiatlı olduğu için Siyonizme ve Emperyalizme hizmette kusur etmemişlerdir. Son 60 yıl içerisinde İslam orduları en az 3 kere Tel Aviv'e dayanmalarına karşın, sözde Müslüman devlet liderleri milyarlarca dolar rüşveti İsrail'den alarak orduları geri çevirmişlerdir. Türkiye İran'dan bile daha tehlikeli görülmektedir. BOP'un alt projeleri ve çalışma alanları da bulunmaktadır. Arap Baharı, Türk Baharı, İran Baharı, Suriye'nin İşgali, Irak'ın İşgali, Kürdistan'ın kurulması bunlardan bazılarıdır.
IV. Türkiye'ye ne yapacaklar? Türkiye'nin hali..
ABD'nin ve İsrail'in takvimlerinde artık zaman kalmadığı gösteriliyor. CIA binalarında 24 kat sadece "Mehdi araştırmaları" için ayrılmış durumdadır. Mehdi'nin gelmesinden çok korkuyorlar. Hz.İsa'nın (as) da gelip İslam üzere beyanda bulunmasından Vatikan çok korkuyor. Zira 2000 senedir söyledikleri yalanlar meydana çıkacaktır. NATO'nun gizli kasasında "Türkiye'nin işgal planı" durmaktadır. Bir yandan Türklerin ABD'ye kafa tutmasının ardındaki nedenlerden çekiniyorlar, öte yandan bir NATO ülkesine saldırmaktan.. Onun için de Türkiye'nin NATO'dan çıkmasını istiyorlar. Türkiye'nin NATO'da kalması da yanlıştır, durması da. Ancak 1923'ten bu yana, Türkiye'yi yönetenler neden kendi askeri teknolojimizi, uçağımızı, helikopterimizi, gemilerimizi doğru düzgün üretmediklerini de sorgulamamız gerekiyor. Her gelen hükümet maalesef devletin kasasına hortum salmakla meşgul olmuştur. Ülkeyi ve devleti güçlendirecek ciddi çalışmalar yapılmamıştır. AKP'nin sürekli övündüğü "kendi askeri teknolojimizi kendimiz yapıyoruz" dediği de kısmen doğrudur. Ancak ülkeyi ileri götürecek seviyede de değildir. Bir Altay tankı bile toplamadır. Neden bütün parçaları kendi ülkemizde üretemiyoruz? "Para yok" lafı tamamen bahanedir. Türkiye, askeri yatırımlara yıllık 18 milyar dolar ayırmaktadır. Ancak AKP "80 milyar dolar ayırdıklarını" söylemektedir. Rusya bile 60 milyar dolar ayırmaktadır. Almanya ve Japonya dünya savaşlarından enkaz ülkeler halinde ayrıldılar. Ama azimleri sayesinde kendi güçlerini buldular.
V. Yabancıların anlayamadıkları ve yapmak istedikleri
ABD'nin ve Avrupalıların Türk-İslam Dünyası'ndan anlayamadığı konular çoktur. Bu coğrafyada herkes birbiriyle akrabadır, herkes birbirine yakındır. Sadece Kürtler diğer toplumlara karşı somut düşmanlık göstermiştir. Diğer toplumlar birbirlerine karşı çok daha yakındırlar. Hıristiyan dünyası İslam dünyasını ayrıştırmak ve kavgaya sürüklemek için elinden geleni yapmaktadır. Genelde de 5 ana konuda çalışmalarını yoğunlaştırmaktadırlar:
1. Etnik ayrımcılık
2. Mezhepsel ayrımcılık
3. Ekonomik ayrımcılık
4. Terörizmi destekleme
5. İşgaller ve yağmacılık
Oxford ve Cambridge gibi dünyaca meşhur üniversitelere ABD'nin, BM'nin ve AB'nin fonlarından özel bütçelere ayırarak "ırkların genetik dağılımı" çalışmaları yaptırmışlardır. Bunlar aslında sonuçları önceden belli olan çalışmalardır. Demografik yayılımlar ve tarihi bilgiler göz ardı edilerek tamamen art niyetli olarak hazırlanmış yayınlar yapılmıştır. Örneğin; Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu ve İç Anadolu'nun bir bölümüne "Fars etkisinde" demişlerdir. Halbuki bu bölgelerde hem Osmanlı içindeki boylar ve hem de yine Türk devleti olan Sasaniler içindeki boylar etkili olmuşlardır. Dolayısı ile boylar buralarda birlikte yaşamaya başlamışlardır. Kadim Türk boyları olan Zazalar ve Kurmançlar da Selçuklu'dan çok önceki devirlerden itibaren Anadolu'da yaşayan ve İslamiyet'e geçen yapılardır. Kürtler ise Fars yaşam alanı olan Basra Körfezi'ne yakın iki köyden çıkmadır ve Ön Asya toplumu değildir. Kürt nüfusu Türkiye'de 2,5 milyon, diğer ülkelerde 2-2,5 milyon olmak üzere toplamda 5 milyon kadardır. Türkiye'de 234,000 Türk-Kürt evliliği vardır. Tek tek Kürt yaşayan her yeri Kürtler Kürt toprağı olarak görmektedir. Ancak tek tük Kürt yaşayan bölgelerde her Kürte karşın en az 10-20 tane de Türk yaşamaktadır. Dolayısıyla Kürtlerin hesapları beyhude çabadır. CIA Factbook ve AB kayıtlarında, 2002 öncesinde Türkiye'deki Kürt nüfusu % 2 civarında gösterilmesine karşın 15 sene içinde kademeli olarak % 21'e kadar çıkartılmıştır. Hatta AKP liderlerinden bazıları "50-60 milyon Kürt var, onların da devlet kurmaya hakkı var" gibi bölücü açıklamalar dahi yapmışlardır.
Hıristiyan dünyasının anlayamadığı konu "Türkler kendi içlerinde itişip didişirler, ama dışarıdan gelen saldırıya karşı da topyekün birleşirler". I. Dünya Savaşı sırasında Şeyhülislam ve Halife "İslam dünyasına cihad emri" vermesine karşın İslam dünyasından pek bir destek bulamamıştır. Bunun çeşitli nedenleri bulunmaktadır;
1. Kitle iletişim araçlarının yetersiz olması ve halklara duyuruların yapılamaması
2. Osmanlı'nın parçalanması ve parçalanan kısımların emperyalist işgalci ülkelerce zulme tabi tutulması
3. Büyük asker göndermelerin imkanlar dahilinde bulunmaması (zira ya tren, ya gemi, ya da at üstünde gitmek gerekecektir)
4. Müslümanların savaşlar dolayısıyla aşırı fakir hale düşmeleri
5. Müslümanların öncelikle kendi ülkelerine yapılan işgalleri durdurmaya çalışmaları
Ama bugün imkanlar gelişmiş durumdadır. Askeri destekler çok daha hızlı ve etkin biçimde gönderilebilmektedir. Türk nüfusu 460 milyonu aşmıştır. Sevsek te sevmesek te AKP liderinin İslam coğrafyasında bir albenisi vardır. Ancak Türk Milleti'ne hizmet etmedikleri ortadadır. Bayrağın, İstiklal Marşı'nın, ülke adının bile değiştirilmesini teklif edenler AKP'lilerdir. Her yerden "Türk" ifadesini silmeye çalışmaktadırlar. Bunlar AKP'nin Türk Milleti aleyhine çalışan unsurlar barındırdığını göstermektedir.
Alevi Türk ile Sünni Türk kardeştir ve her zaman da öyle kalacaktır. Alevi Türklerin kapılarına işaret koyanlar terörist Kürt unsurlardır. ABD'nin Türkiye'de çıkartmak istediği iç kargaşalar sonrasında Türkiye'yi "insanlık, demokrasi, özgürlük adına" işgal etme arzusu iyice belirmiştir. ABD'nin yaptığı stratejik planlarda şu faktörler öne çıkmaktadır;
1. Türkiye'de iç savaş çıkmasını sağlamak
2. Türkiye'nin her alanda (eğitim, ticaret, kültür, din-ahlak, siyaset) çökmesini sağlamak
3. Türkiye'nin NATO'ya bağımlı olmasını, askeriyesinin güçsüz olmasını sağlamak
4. Türkiye'nin işgal edilmesini ve parçalanmasını sağlamak
VI. Birkaç sene içinde Türkiye içi planlar
Türkler buna göre kendi analizlerini ve stratejik planlarını yapmak zorundadırlar. Ancak "BOP Eşbaşkanlığını sürdürmekle" bu işler olmaz. ABD'nin yanında tavır alarak ona hizmet etmek üzere programlanmış bir hükümet zihniyeti bizi hiçbir yere götüremez. AKP'nin 15 senelik icraati ABD'nin Siyonist ve Emperyalist çalışmalarını kolaylaştırmak için zemin hazırlamıştır. Önümüzdeki 2 sene içerisinde meclisin iki partili sisteme geçirilmesi, CHP'nin ve HDP'nin kapatılması, MHP'nin AKP ile birleştirilmesi, İYİ Parti'nin de AKP ile meclisteki ikinci parti olması üzerine anlaşmalar 2 sene öncesinden yapılmıştır. Bütün çalışmalar o yöndedir.
VII. ABD'nin hoyratça davranışları
ABD bizzat kendi eliyle PKK'yı kurdu. Tıpkı El Kaide'yi Vahhabilerle kurduğu gibi. PKK, Erbakan'ın üçlü koalisyon zamanında bitme noktasına gelmişken, Abramowitz'in RTE'ye verdiği destek ile birlikte Batı Çalışma Grubu eliyle 28 Şubat Süreci dahilinde hükümet çökertildi ve AKP'nin kurulmasının önü açıldı. 1999 senesinde biz AKP'nin kurulacağını biliyorduk. Zira Türkiye'nin her yerinden yetişmiş insanları kadrosuna katmak üzere İstanbul'da toplamaya başlamışlardı. PKK yeniden ayağa kaldırıldı. Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi kuruldu. Eğit-Donat Programı kapsamında oradaki Kürtler askeri, siyasi, ticari, medya gibi alanlarda güçlendirildi. Kuzey Irak-Türkiye-İsrail arasında üçgen bir kaçak petrol hattı kuruldu. Bu hat üzerinden yüzmilyarlarca dolarlık "kişisel rantlar" elde edildi. AKP'liler zengin oldu. "Çözüm Süreci" adı altında bir ihanet süreci de uygulamaya sokuldu. PKK'nın Türkiye çapında güçlenmesine ortam yaratıldı. 1000 tondan fazla patlayıcı ve tonlarca silah, mühimmat çeşitli kentlere yığıldı. Üniversiteler PKK yuvası haline geldi. AKP'nin ve Saadet Partisi'nin internet platformları bile PKK'lı Kürt yuvasına dönüştü. PKK'nın siyasi kanadı HDP adam yerine konuldu. PKK lideri getirilip hususi adaya yerleştirildi. İleride devlet başkanı yardımcılığına gidecek yolda önünün açılmasını bekliyor. PKK'nın ardından bir de PYD kuruldu. PJAK uzun zamandır etkisizdi, onu da uyandırdılar. Ama İran'ın müdahalesi sert oldu.
ABD bir an önce Türkiye'nin 7 parçaya bölünmesini istiyor. Türkiye Siyonist ve Emperyalist düzen ve projeler için en büyük tehdit. Hem de Türkiye'nin başında Emperyalist ve Siyonist kişiler olduğu halde. Siyasetten ciddi bir biçimde Kürt azınlık kökenli, yabancı istihbarat ajanı, FETÖcü ayıklaması yapılmadığı sürece AKP liderlerinin samimiyetinden bahsetmemiz söz konusu değildir.
2018 ve 2019 seneleri çok zorlu geçecektir. Pekçok savaş çıkacak, yüzmilyonlarca insanın hayatı değişecek. Ölü yığınları her yerde görülecek. Türkiye de bu gidişle maalesef bir işgale doğru yol almaktadır. Türkiye'yi yönetenler gerçekten Türk ve Müslüman olsalardı herşey çok daha başka olabilirdi. Ama şu anda göründüğü kadarıyla büyük tiyatronun bir bölümü olarak görev alıyorlar. 34 farklı yerde RTE "biz genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eşbaşkanıyız, bize büyük görevler verildi" diye övünerek söylemiştir. Yahudi Cesaret Madalyası'nı 2 defa almıştır. Vahhabilerin sözde "İslam'a üstün hizmet ödülünü" almıştır. Böyle bir insana kim, neden, hangi akılla güvensin ki?
VIII. Siyasiler sütten çıkmış ak kaşık mı?
ABD, AKP hükümeti boyunca Ön Asya'daki terör örgütlerini kurdu ve palazlandırdı. AKP de ABD'nin her türlü kirli oyununa yardım etmedi mi?
1. PYD'ye 13000 tırdan fazla bilinen askeri araç, tank, top, silah ve mühimmat verdi. Bunların bir kısmı Kuzey Irak Kürt Yönetim üzerinden PKK'ya gitti. Kuzey Irak üzerinden peşmerge teröristlerine ve PKK'ya verdiği yüzlerce tır silahı ve mühimmatı saymıyoruz bile.
2. ABD, IŞİD'in bir bölümünü PYD içine ve bir kısmını da SDG içine dahil etti. Bir bölümü ise Libya'ya taşıyıp orada IŞİD'in devam etmesi için zemin hazırladı. Böylece Afrika'daki El Kaide ve ABD bağlantılı terör örgütleri batıda Boco Haram, doğuda El Şebab ve kuzeyde IŞİD oldu.
3. PYD'ye verilen silahlarla ABD 100,000 kişilik bir orduyu donattı. Hatta bu ordunun bir bölümü Kasım 2017 içinde Türkiye-Suriye sınırında askeri safta gövde gösterisi yaptı.
4. ABD, Kasım 2017 içerisinde "Kuzey Suriye'de bir Kürt Yönetimi Bölgesi kuracağını" açıkladı. Bu da PYD-SDG terör birliği ile sağlanacak.
5. Barzani'nin referandum kalkışmasının ardından ABD, Kuzey Irak'ta 3 tane yeni üs meydana getirdi. Ortadoğu'daki ABD gücü Mayıs 2017'de 40 bin asker iken, Kasım 2017'de 55 bine ulaştı.
6. ABD, 2017 ortasından itibaren Almanya, Polonya, Romanya, Bulgaristan hattı üzerinden Türkiye sınırına 50 bin askerlik yığınak yaptı. Aynı zamanda Gürcistan üzerinde de 30 bin askerlik yığınağını yaptı. Bu askeri yığınaklar için onbinlerce zırlı araç, tank ve top ta bölgelere sevk edildi.
7. Barzani, Afrin Operasyonu başladıktan sonra Menbiç üstünden 5000'den fazla PKK-peşmerge desteğini Afrin'e gönderdi. Barzani "sözde Kürdistan'ın sözde bağımsızlık referandumu" sonrası Türkmen aktivistlerden 200'den fazla kişiyi katletti. Hem de PKK ve peşmerge eliyle. Zaten ikisi de aynı şey. Peşmerge diye geçiniyorlar, ellerinde PKK bayrakları var. Barzani ve Talabani Yahudi Kürtlerdendir. Süleymaniye'de, Erbil'de ve diğer Kuzey Irak kentlerinde "Moshe Barazani Caddesi" ifadelerini görürsünüz. Her yerde İsrail bayrakları asıyorlar. Türk halkına ise bunları "Sünni Müslüman" diye yutturuyorlar. PKK lojistik desteği Barzani üstünden almaktadır. Referandum sonrası AKP Türk Ordusu'ndan küçük bir bölümü Kuzey Irak sınırında tutup 1,5 ay milletin gazını aldıktan sonra Irak'a girmemiştir. Türkmen kentlerine Irak hükümeti çapulcularıu vali ve devlet görevlisi olarak atamıştır. Kerkük valisi dağda çobanlık yapan bir adam olmuştur. Böylece Barzani korunmuştur. Barzani ve Talabani asla Türk dostu değildir.
8. ABD, Suudi Arabistan ve Körfez Vahhabi Arap ülkeleri ile yeni bir yapılanmaya gitti. Bu Arap ülkelerine tam 1 trilyon dolarlık silah ve mühimmatı zorla sattı. Suudi Arabistan liderliğinde Kuzey Afrika ve Ön Asya Arap ülkelerinden askerler toplayıp "İslam Ordusu" adı altında bir yapı kurdu. Doğu Guta'daki Ürdün sınırından Suriye'ye bu orduyu sokmaya başladı. Esed rejimi ve Rusya bu olanları doğruladı. Sözde İslam Ordusu kuzeye doğru yöneldi. Amaçları PYD ile birleşip Türkiye'ye karşı savaşmak. Amaçları Türkiye'nin parçalanması. Katar'daki Vahhabi Arapların bir kısmı batıl ve münafık Selefi mezhebindendir ve bir kısmı da batıl ve münafık Şii İsmailiye mezhebindendir. Arapların suikastçi birlikleri Haşhaşiler de bunlardandır. Hepsi Selçuklu'dan beri Türk düşmanı, Emevi zihniyetli Arap milliyetçisidir. Vahhabilerin Atası Abdülhvahhap Suriyeli yarı deli bir adamdı. İngiliz ajanı bunu alarak batıl, İslam'da olmayan bilgileri buna öğretip "evliya" diye İslam dünyasına saldı. Bunu tutan Arapların ekseriyeti buna bağlandılar. Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri gibi bazı ülkeleri yönetenler Vahhabi soyundandır. Türklere "Sünni Müslüman" diye yutturulan bunlardır.
24 Kasım 2017 olduğunda ABD Başkanı Trump "artık PYD'ye silah desteği yapmayacağı, bu saçmalık sona ermeliydi" dedi. Türkiye'yi yöneten yalakalar ise hemen "verimli bir görüşme yaptık, işi çözdük" kıvamına geldiler.
1. PYD eline verilen silahlar ne olacak?
2. PYD ve SDG terör oluşumları ne olacak?
3. ABD'nin bölge hedefleri ne olacak?
ABD yapacağını yaptı, şimdi de masumu ve Türkiye'nin yanında olma rolünü oynamaya çalışıyor. Bu oyunlar artık yenmiyor. Türkiye'yi yönetenler istediklerini söylesinler, ama Türk Milleti bu Büyük Ortadoğu Projesi alt görevlerini artık anlıyor, biliyor, görüyor. İçerideki ihanet şebekesi de hemen ABD'nin gölgesine girmenin yoluna bakıyor. Bir tanesi de "arkadaş, bu söylediklerinizi bir kabul etmiyoruz. Bunlar aklımızla apaçık alay etmektir" demiyor. Neden desin ki? Zaten onlar "biz genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanıyız" demiyor mu?
ABD, Türkiye'de kaybettiği imajını geri kazanmak istiyor. Zira artık kötü piyonlarını yerleştirdi ve görevlerini de onlara blidirdi. Bundan sonra perde arkasından komutlarını verip işini götürebilecek duruma geldi.
"Ben o işlerden anlamam" deyip boşverci tavrını takınan ve AKP'nin aleni rüşvet olarak dağıttığı "haram" olan kömürleri, altınları, makarnaları, paraları alıp gününü kurtarma peşinde olan insanımız ise bütün bu olanlara yine kayıtsız kalacaktır. Ne zamana kadar? Bıçak onların da gırtlağına dayanana kadar. Feryat figan edip yardım eden bir el aradıklarında bakalım bulabilecekler mi?
Sonuç: Türkler birliğini, dirliğini, beraberliği sürdürecek "toplumsal" yapılanmalarını gerçekleştirmelidir. Türk davalarına karşı duyarlılıklarını artırmalıdırlar. Aksi halde yaklaşan tehlikelere karşı koymaları güçleşecektir. AKP hükümetinin samimiyetsizliğini artık sadece Türkler değil, Sünni Araplar da görmektedirler. AKP hükümeti gerçekten Türkiye'nin iyiliğini düşünüyorsa Türk Milleti'ne karşı sevgi, merhamet, yardımcı, olumlu olmak durumundadır. Aksi halde ABD tarafından ipleri çekildiğinde yanlarında bir millet bulamayacaklardır. Türkiye de büyük zararlar görebilir. Ama Bu milletin gerçek liderleri, devletin gerçek sahipleri olan kadim Türk soyları bulunmaktadır. Onların mekanizmaları oluşan belaları bertaraf etmenin ve güçlü bir devlet daha kurmanın yolunu bulacaktır. Kaldı ki; bu kadim soyların artık çok daha aktif hale geçtiklerini ve mücadeleyi bütün alanlara yaydıklarını biliyoruz. ABD'de, Rusya'da, Çin'de, Suudi Arabistan'da, Almanya'da, Fransa'da, İngiltere'de, ABD'de, Kanada'da, Pakistan'da, Hindistan'da bulunan 30,000 seneye varan yapıların uyandırıldığı ve artık bu ülkelerin kendi öz insanı olmuş kadim Türk unsurlarının artık ciddi anlamda faaliyetler yapmaya başladıklarını öğreniyoruz. Bütün dünyada 4 milyon yerel unsur kadim Türk soylarına direkt hizmet etmektedir. Bunlara bağlı teşkilatlarda ise 50 milyona yakın insan görev almaktadır. Kadim Mu Kıtası'ndaki iki önemli yıkıcı silahın çoğaltılarak 5 kıtaya yerleştirildiğini de duyuyoruz. Yani emperyalist ve siyonist düzen sadece bilinen Türk yapılarıyla değil, bilmedikleri onbinlerce kadim yapı ile de mücadeleye hazır olmak zorundadırlar. Yaptıkları ciddi hatalar, külliyen kıtalarının altındaki derin boşlukların çökmesi ve fay hatlarının en üst seviyede harekete geçirilmesi ile karşı karşıya kalacaklardır. Zamanında Mu Kıtası'nın sular altında kalmasına ve öncesinde de büyük insan kıyımlarının yaşanmasına yol açan kadim silahlar kadim mağara depolardan çıkartılarak kullanılmak üzere yeniden düzenlenmişlerdir. Tabi biz sadece sırlı haberlere kısmen vakıfız. Daha detaylı bilgilere kadim soyların en üst seviyesindeki kişiler hakimdir. Onların derin mağaralarda yaşadıklarını ve diğer insanlarla iletişim halinde olmadıklarını biliyoruz. Güncel teknolojilerle dünyadan haberdar olmaktadırlar. Dünya devletleri ve toplumları bunlara da dikkat etmelidir. Türk devletlerini yönetenler onların hoşuna gitmeyebilir. Ancak devletin bekası ve güçlenmesi adına Türk ülkelerini korumak isteyebilirler.
Gelecek sandığımızdan da yakın artık..
Comentarios